]قال رَسُول اللَّهِ #: إنَّ الْيَهُودَ وَالنَّصَارى َ يَصْبُغُونَ فَخَالِفُوهُمْ[. أخرجه الخمسة إ الترمذي بهذا اللفظ.ولفظ الترمذي: ]غَيِّرُوا الشَّيْبَ، وََ تَشبَّهُو بِالْيَهُودِ
Ebu Hurayra (r.anh), Rasulullah (s.a.v.)’den şöyle bir hadis aktarmıştır:
“Yahudi ve Hıristiyanlar (saçlarını) boyamaz. Siz onların aksini yapınız: yani saçlarınızı boyayınız”
(Buhârî, Enbiyâ, 50; Libas, 67; Muslim, Libas, 80; Ebû Dâvud, Tereccul, 18; Nesâî, Zîne, 14; Tirmizi, Libas, 20,(1752)
Ancak hadisteki emir bağlayıcı olmayıp mendubluk bildirir. Nitekim uygulamada Ebû Bekir, Ömer, Ali, Ka’b ve Enes (r.anhum) gibi bazı sahabeler saçlarını boyamamıştır. Diğer yandan kullanılacak boyada siyah renk tercih edilmemelidir. Çünkü saç boyası genellikle yaşlı erkeklerin beyazlaşan saçları için söz konusu olur. Siyah renk yaşlı kimseyi, olduğundan çok genç gösterir. Bu durum kınalama veya boyayı amacından saptırabilir.
Nitekim Mekke’nin fetih i günü Ebû Bekr’in (r.anh) yaşlı babası Ebû Kuhâfe’nin saçlarının ağaç çiçekleri gibi beyazlaştığını gören Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Bu beyaz saçı değiştiriniz ve siyahtan sakınınız”
(Ebû Dâvud, Tereccul, 18; Nesâî, Zîne, 15; Ahmed b. Hanbel, I,165, 356, II, 261, 499, III,160, 322; Tirmizî, Libâs 20, (1752)
Ahmed ibnu Hanbel’in bir rivâyetinde, Ensâr’dan yaşlanmış, sakalları aklaşmış bir ihtiyarlar grubuna rastladığı vakit:
يَا مَعْشَرَ اَنْصَارِ حَمِّرُوا وَصَفِّرُوا وَخَالِفُوا اَهْلَ الْكِتَابِ
“Ey Ensar topluluğu(saçlarınızı) kızıla boyayın, sarıya boyayın ve Ehl-i Kitâb’a muhâlefet edin!”tavsiyesinde bulunur.
Taberânî’nin bir rivâyetinde: “Saçların renginin değiştirilerek yabancılara (eâcim) muhâlefet edilmesi” emredilir.
Bu rivâyette “beyaz rengin değiştirilerek muhâlefet edilmesi” emredildiği ve boyanacak renk tahsisi yapılmadığı için bu rivâyete dayanarak siyah rengi de câiz görenler olmuştur.
Ancak İbnu Abbâs ve Câbir (radıyallâhu anhumâ)‘den rivayet edilen iki hadis saçların siyaha boyanmasını yasaklamaktadır.
Câbir’in (r.anh), Muslim’de gelen hadisi şöyle:
غَيِّرُوا هَذَا بِشَىءٍ وَاجْتَنِبُوا السَّوَادُ
“Bunun sakalının rengini değiştirin, siyahtan sakının.”
İbnu Abbâs’ın (r.anh), Ebû Dâvud’daki rivayeti şöyle:
يكُونُ قَوْمٌ يَحْضِبُونَ في آخِرِ الزَّمَانِ بِالسَّوَادِ كَحَواصِلِ الْحَمَامِ َ يَرِيحُونَ رَائِحَةَ الْجنَّةِ
“Ahir zamanda, güvercin havsalası gibi siyah renkle saçını boyayacak insanlar zuhur edecek. Onlar var ya cennetin kokusunu bile koklayamazlar.”
Bu iki rivâyeti esas alan Nevevî, saçı siyaha boyamanın “tahrîmen mekruh”olduğuna hükmetmiştir.
Taberânî’nin Ebû’d-Derdâ’dan yaptığı bir hadiste de:
“Kim siyahla (saçlarını) boyarsa, Allah onun yüzünü kıyamet günü siyah kılsın.” buyurulmuştur.
Saçların boyanması konusunda, hem hadislerde hem de ulemâ arasında farklı durumlar gözükmektedir.
Bu mevzuyu Nevevî, Muslim Şerhi’nde şöyle açıklar:
“Kadı İyâz der ki: “Sahâbe ve Tâbiîn’den selef büyükleri, boyama ve kullanılacak boyanın cinsi husûsunda ihtilaf etmişlerdir. Bir kısmı: “Boyamayı terketmek efdaldir.” demişler ve Rasûlullah’ın saçlardaki akların rengini değiştirmeyi yasaklayan hadisini delil olarak göstermişlerdir. Çünkü Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) aklarının rengini değiştirmemiştir. Bu husus Ali, Ömer, Ubey ve diğer bazılarından (radıyallâhu anhum) rivâyet edilmiştir.
Bir kısmı da: “Boyamak efdaldir.” demiştir. Nitekim sahabe, tâbiîn ve arkadan gelenlerden bir kısım büyükler saçlarını boyamışlar, kendilerine delil olarak da Muslim ve diğer hadis imamlarının kaydettiği hadisleri göstermişlerdir.
Saçların boyanmasını efdal kabul eden âlimler, boyanın cinsi husûsunda ihtilâf etmişlerdir. Bunların çoğu sarıya boyamayı uygun bulmuşlardır. . Ali, İbnu Ömer, Ebû Hurayra (r.anhuma) vs. bunlardandır. Bir kısmı kına ve ketem ile, bir kısmı za’feran ile bir kısmı siyah boya ile boyamışlardır.
Kadı İyâz; Taberânî’nin şu açıklamasına yer verir:
“Doğrusu şudur: Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)‘ın saçtaki akları boyamayı emreden ve yasaklayan rivâyetlerin hepsi sahîhtir. Aralarında tenâkuz da mevzubahis değildir. Hadislerdeki boyama emri Ebû Bekir (r.anh)’in babası Ebû Kuhâfe kadar yaşlanıp saçı sakalı ziyadesiyle ağarmış olanlar içindir. Yasak da henüz yeni ağarmaya başlayanlar içindir.”
Kadı İyâz devamla der ki: “Seleften bazılarının saç boyamasına yer verip, bazılarının yer vermemesi meselesine gelince, bu da onların belirtildiği gibi ahvallerinin farklılığına bağlıdır. (Yani iyice ağaranlar boyamış, yeni ağarmaya başlayanlar boyamamıştır). Şurası muhakkak ki, boyama hususunda vârid olan emir ve nehiy bi’l-icma, vucûb ifâde etmez. Bundandır ki, bu konuda farklı görüşleri iltizam edenler birbirlerini tenkîd etmemişlerdir. Emir nehiy ifade eden hadislerden birinin nâsih, diğerinin mensûh olduğunu söylemek de câiz değildir.
Gerek Kadı İyâz ve gerekse diğer ulemâ, meseleyi iki duruma irca ederek özetlemişlerdir:
1- Bir yerde saç boyama adeti varsa, buna uymamak dikkatleri çekeceğinden, şöhrete sebeb olur, bu ise mekruhtur. Aksi de böyledir, yani boyama adetinin olmadığı bir yerde boyamak dikkat çekeceğinden mekruhtur.
2- Hüküm, ağaran saçın manzarasına bağlıdır. Yani, bir kimsenin ağaran saçı güzel bir manzara arzediyor, boyanma halinden daha nazif ve nezih görünüyorsa, boyamamak evladır, aksine akları güzel bir manzara arzetmiyorsa, boyanması evlâdır.
Şâfiî mezhebinden olan Nevevî, Kadı İyâz’dan bu nakli yaptıktan sonra: “Doğru ve sünnete uygun olanı, mezhebimizin görüşü olarak kaydettiğim hükümdür.” der.
(Yani: “Kadın olsun, erkek olsun saçlarını kızıla veya sarıya boyamaları mustahabtır, siyaha boyamaları haramdır.”)
Bir hadiste şöyle buyurulur:
“Saçın beyazlığını değiştirmek için kullandığınız şeylerin en iyisi, kına ve keten bitkisidir”
(Ebû Dâvud, Tereccul, 18; Tirmizî, Libâs, 20; Nesaî, Zîne, 16; İbn Mâce, Libas, 32; Ahmed b. Hanbel, V, 147, 150, 154, 156, 169)
İmâm Mâlik (rahimehullah): “Kına ve ketem ile boyamak câizdir, ancak siyahtan başka bir şeyle boyamak bence daha iyidir.“ demiştir.
(Ketem; bir bitki olup, saçlara siyah renk vermede boya maddesi olarak kullanılır.)
Düşmanla cihad eden mucahidin, saçlarını siyaha boyamasında kerâhet yoktur, ulemâ bu hususta ittifak eder.
Erkek veya kadının beyaz saçı sarı veya kızıl renge boyaması mustehab görülmüş, siyaha boyamaları ise sağlam görüşe göre, caiz görülmemiştir. Boya malzemesi olarak kına ve vesîme denilen, boya sanayiinde kullanılan bir bitkinin tercih edilmesi tavsiye edilmiştir.
(İbn Âbidîn, Reddu`l Muhtâr, İstanbul 1982-1988, XV, 378, XVII, 314)
El, ayak veya başa sürülen kınanın katı olan malzemesi temizlendikten sonra deri veya saçlarda bıraktığı renk suyun nufûzuna engel değildir. Bu yüzden abdest veya gusle mani olmaz.
(İbn Âbidîn, Raddu`l Muhtâr, İstanbul 1982-1988, I, 224)
Su saçların, sakalların, kaşlann ve bıyıkların, aralarına ve altlarındaki deriye kadar geçecektir. Bunlar sık olsa bile, suyun ulaşması sağlanacaktır. Bunların araları ve dipleri kuru kalırsa, gusul tamamlanmış olmaz. Ancak kadınların başlarından aşağıya sarkmış olan saçlarının yıkanması şart değildir. Önemli olan bunların diplerine suyun geçmesidir. Ancak tabaka oluşturan boyalar deriye de etki edeceğinden, suyun saçların dibine ulaşmasına engel olacağından, buna dikkat çekmek gerekir. Erkeklerde bir zorunluk bulunmadığı için, böyle sarkmış olan saçlarının her tarafını yıkamak gerekir.
Öyleyse kadınların, yalnız kocasına güzel görünmenin dışında süslenmeleri doğru değildir. Kocası için süslenmiş ve boyanmış ise, su geçirmeyen cinsten boyaların mutlaka temizlenip ondan sonra abdest alınması gerekir.